11 Mayıs 2014 Pazar

SAHILLERIMIZI NE ZAMAN KORUMAYA BASLAYACAGIZ



İnternet te başka bir konuda araştırma yaparken dikkatimi çekti ve yazmaya karar verdim.

Geçtiğimiz günlerde balığa gitmiştik ve inanın bir defa bile vurmadı oltalarımız çeşit çeşit yem kullanmamıza rağmen.

Şöyle bir düşündüm çocukluğumu ,delikanlılığımı geçirdiğim Yeniköy-Malkara sahilleri nasıl oldu da bu kadar verimsiz bir hale geldi.

Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı var yıllardır ama yıllardır. Bu hat gece gündüz taranmakta , ama midye çıkarmak için ama trol , adı neyse artık çeşit çeşit ağlarla ve yöntemlerle taranmakta.

Dolayısı ile bu denizde rahat edemeyen hayvan da başka bir tarafa kaçmakta kendine yeni yatak bölgeleri aramakta ve bulmakta kanımca.

ECO TOURİSM Karacabey için çok iyi bir fırsat gerçekten.Ve biz  bunu fırsat olarak görüp sahip çıkar yanısıra da sahiplenirsek inanın bana hayal bile edemeyeceğiniz güzelliklerimize tekrar kavuşabiliriz.

Sizden ricam banane demekten vazgeçelim, benim işim mi kim yapıyorsa yapsın anlayışından lütfen vazgeçelim.Karacabey Avcılar Derneğimiz bu konuda öncülük yapabilir mesela , yerel yönetim ile ortak bir proje üretlebilinir.Uludağ üniversitesinin böyle bir projede kesinlikle yer alacağını düşünüyorum

Haydi Karacabey inanın bana ülkemizde tüm sahil şeridin de aynı hummalı çalışma var.2-3 yıl sonra göreceksiniz müthiş bir balık populasyonu kıyılarımız da üremiş olacak

Biliyorum bu güç ve istek Karacabey de mevcut.Yapmaya çalıştığım bu gücün bir an önce açığa çıkmasını sağlamaya ön ayak olmak ve HEP BİRLİKTE güzel işler başarılabileceğini kanıtlamaktır.

Son olarak EDREMIT' TE BALIĞI YAPAY RESIFLER ARTTIRACAK ya Boğaz'da 

9 Mayıs 2014 Cuma

ECO TOURISM KARACABEY'IN PARLAYAN YILDIZI OLACAK



Ekolojik turizm dünyanın yeni trendi hızla yükselen bu trend ekolojik turizme uygun bölgelerin 
bilinirliğini arttırırken aynı zamanda da yöre halkının ekonomik yaşamına ciddi bir refah katmaktadır.
Bu turizm yönteminin iki önemli hayati unsuru bulunmakta..Aslında ekolojik turizmi çok kısa açıklasak bu noktada daha yerinde olacak sanıyorum.

Ekoturizm, herşeyden önce "çevre ve kültür değerlerinin sürdürülebilirliğini garanti altına alan, yerel halklara maddi yarar sağlayan turizm" olarak kavransa da, ağırlıklı faaliyet alanı olarak doğada yapılan turizm türlerini kapsamaktadır.
Buna göre, el değmemiş doğada yapılan tüm turizm çeşitleri, ekoturizmin kapsamına girmektedir. Ekoturizmin iki önemli kriterinden biri olan , "doğal çevrenin sürdürülebilirliği" ilkesine, bu doğa turlarında sıkı sıkıya uyulmalıdır.

yerel kültürlerin sürdürülebilirliği ve yerel halkların bu turizm faaliyetinden yarar sağlaması" ilkesi ise, iki önemli prensibi barındırıyor. Birincisi, ekoturizm faaliyetinin yapıldığı bölgenin yerel halkının, bu faaliyetten maddi bir pay alması.

İkinci önemli prensip ise, bir bölgeye turizm aracılığıyla katkı sağlarken, maddi ve manevi kültür unsurlarının bozulmaması prensibi.
Otantik kültürlerin, ahlaki değerlerin bozulmadan yaşadığı bölgelerde, turist gruplarının bu değerlere saygılı davranması gerekiyor. ( kılık-kıyafet konusuna özen göstermek, dini ve ananevi değerlere saygılı davranmak, yerel yeme-içme-eğlenme,vd. geleneklere uyumlu davranmak ve mümkün olduğunca katılmak, vs. gibi )
Ayrıca maddi kültür eserlerine de saygılı davranmak, korumacılığı desteklemek, gerek turizm profesyoneli, gerekse tüketici olarak, yerel dokuyla uyuşmayan modern mimari ürünleri yerine, koruma altına alınmış otantik yapılarda hizmet veren konaklama tesislerini tercih etmek ve desteklemek gerekiyor. 

Gerek tur düzenleyen acentaların, gerekse tur katılımcılarının uyması gereken diğer kurallar ise şöyle özetlenebilir:

- Milli Park, Doğal koruma alanı,vb. ilan edilmiş bölgelerde, ilgili bakanlık ve kurumlarca konulmuş kurallara kesinlikle uymak, girilmesi ya da kamp yapılması yasak ya da kısıtlamalı bölgelerdeki yasaklara uymak,

- Gezilen veya kamp yapılan yerlerde belirlenmiş gezi rotaları varsa, bunlara kesinlikle uymak, tecrübeli doğa rehberinin uyarı ve yol göstericiliğine uymak

- Gezilen yerlerde flora ve faunaya asgari zarar verecek şekilde hareket etmek
- Gezi faaliyeti sırasında çevreye hiçbir şekilde atık bırakmamak, doğada silinemeyecek izler bırakmamak

- Özellikle nesli tehlikede bulunan hayvanların bulunduğu bölgelerde gürültü,vb. kirlilik yaratmamak

- Acentalar için: flora ve faunanın korunmasına özel önem verilen yerlerde gerek yıl içinde, gerekse uzun vadede tur rotalarını, koruma ilkelerini gözeterek, sık sık değiştirmek;yetkili resmi kurumlar tarafından doğa ve dağ rehberliği sertifikasyonu varsa, mutlaka sertifikalı rehberler kullanmak, eğer
 yoksa, doğa turları konusunda uzman kurum ve kişilerden eğitim almış tecrübeli rehberler kullanmak

Hayalimdeki LONGOZ 

Sevgili dostlar buraya kadar ekoturizmi anlatmaya çalıştım.Longozumuz gerçekten çok değerli ülkemizdeki 4 longozdan bir tanesi daha da önemlisi Nilüfer çiçeklerinin en yoğun olduğu tek longoz.

Ben yerel yöneticilerimize güvenmek istiyorum ve bu bölgenin beton yığınına dönmeyeceğini hayal ediyorum.

Burası ile ilgili çok güzel gelişmeler olacağı yetkililerin açıklamalarından anlaşılıyor.Öncelikle bu konuda emeği geçen ve geçecek olan herkese teşekkür ederim.
İzniniz olur ise burdan ötesini resimlerle anlatmak istiyorum.






Not: Ekoturizm ile ilgili açıklamalar http://www.ekoturizmdernegi.org/  sitesinden alınmıştır.

1 Mayıs 2014 Perşembe

KOSOVA NIN INCISI MAMUSA BELDESI

Geçtiğimiz yıldı Kosova sınırları içinde olan MAMUŞA Belediye Başkanı Sayın Arif BÜTÜÇ bey ilçemize konuk olarak gelmişti.Kendisi ile ve beraberindeki heyet ile tanışmaktan ve onları dinlemekten şahsım adına büyük keyif almıştım açıkçası.


Kaç zamandır istediğim yazıyı yazmak bu akşama kısmet oldu.Kendisinden bu gecikme için özür dilemek isterim doğrusu.

Şöyle internette kısa bir araştırma yaptım Mamuşa hakkında ve karşıma çok ilgi çekici bir kaç hikayesi olduğunu anladım ayrıca da gurur duydum.

Kısaca bilinmeyen yönleri ile MAMUŞA
       Balkanlardaki son  TÜRK KÖYÜ
  • Kosova'nın incisi
  • Nüfusun % 100 e yakını Türk
  • Mamuşa ismi Mahmut Paşa’dan mülhem… 30. Osmanlı padişahı II. Mahmut’un bölgeye han, cami ve asker temini için ordugâh inşa ettirdiğini söylüyor ahali.
  • Mamuşa, az önce de zikrettiğimiz gibi Prizren’e bağlı bir köy, ancak 1998-99’da Kosova’da Müslüman Arnavutlar ile Sırplar arasında geçen savaşta, Mamuşalılar büyük bir kahramanlık gösterir. Köylülerin anlattığına göre 14 Arnavut köyü Mamuşa’ya sığınır, yaklaşık 50 bin kişi. 5 bin kişilik Türk nüfus, Arnavutları tüm tehditlere rağmen Sırplara teslim etmez
  • Mamuşa’da geçim kaynağı başta tarım ama en çok domates üreticiliği.
Olur da Kosova ya yolunuz düşer ise bu kahraman beldemiz MAMUŞA ya uğramamazlık yapmayın lütfen.Başta sayın başkanımız Arif BÜTÜÇ olmak üzere tüm belde halkı sizleri sımsıcak bir şekilde karşılayacaktır.Bundan emin olabilirsiniz.