2 Eylül 2012 Pazar

GREAT BEACH Our Town YENIKOY BOGAZ


   Dear friend
Please watch Yenikoy Bogaz .This village is in the Yenikoy Bogaz.This village is famous fish, sun,sea and linden forest.We hope You like Yenikoy Bogaz image.

Best Regards


 

Uluabat LAKE OF ANY NATURE THAT THAT'S DELICIOUS Golyazi





Dear friend
Please watch Gölyazı village .This village is in the Uluabat Lake.This village is famous fish, sun,lake and history.
We hope You like Gölyazı image.

Best Regards

31 Ağustos 2012 Cuma

EY KARACABEY NILUFER CAYI TEMIZ AKMASIN MI

Merhaba,
Saat sabaha karşı beş civarları ve uyku tutmadı gerçekten.Nilüfer çayının bugüne kadar saçtığı zehir yetti de arttı bile bence ama . Karacabey uyanmalı artık üzerine serpilmiş gibi duran ölü toprağını üzerinden atmalı ve sorunlarına sesini çıkarmalı.Birlik olmayı öğrenmeli.

Kısaca Nilüfer Çayı;

Marmara Bölgesi’nin önemli akarsularından biridir. Toplam uzunluğu 172 km’dir. Nilüfer Çayı Bursa ve Karacabey Ovaları’nı sular.
Çay, Nilüfer adını Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hanım‘dan almıştır. Nilüfer Çayı üzerine Bursa Ovası’nda  bir köprü yaptıran Nilüfer Hanım’ın adı çaya verilerek anısı yaşatılmıştır. Nilüfer Çayı ayrıca Nilüfer İlçesi’ne de adını vermiştir.
Yatağında ilerleyen Nilüfer Çayı Bursa Ovası’nı suladıktan sonraUlubat Gölayağına dökülür. Bursa Ovası’ndaki sularla beslenen Nilüfer Çayı Çakırköy Ovası’nda Ayvalı Dere’yi alarak debisini yükseltir. Daha sonra Susurluk Çayı ile birleşen Nilüfer Çayı Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülür.
Çocuklarımıza ve torunlarımıza olduğu kadar ecdadımıza karşı da sorumluluğumuz var.
Başlık biraz sert oldu belki ama bu kez tüm parti başkanları el ele vererek Nilüfer Temiz Aksın kampanyasını benimsemeliyiz.

Facebook ta çeşitli uygulamaları paylaşıyoruz fakat daha bir Allahın kulu şu kampanyayı paylaşmadı.
En az 10.000 imza toplamamız gerekiyor  bugün itibari ile 1635 adetteyiz. Nilüfer çayı için bir imza da sen at.
Gerçekten de Nilüfer çayının geçtiği köylerde kokudan durulmuyor 
Bu köylerde tarımsal sulama yine bu çaydan yapılmakta  ve insanımız tarımsal üretimini bu çaydan yapmak istememektedir.Suyumuzu kaybettik ama Nesillerimi kaybetmeyeceğiz.
Köylerde bilgilendirme toplantıları başladı gönlüm istiyor ki en büyük kitleyi Karacabey Cumhuriyet alanında toplayalım ve sesimizi hep beraber gür bir şekilde çıkartalım  tek yürek NİLÜFER TEMİZ AKSIN mitingini düzenleyelim.
Lütfen yorumlarınız ile sizde destek verdiğinizi gösterin.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

ORGANIK PAZARIN SABAN ABI'SI


Mutlu olmanın "organik" yolu
Şaban Burhan , Bursa Karacabey’de on yılı aşkın zamandır organik tarım yapıyor. Çiftçi Burhan, mutluluğu "organik tarım" ile bulanlardan

İstanbul’daki ekolojik pazarın müdavimleri onu yakından tanır.
Bahar aylarında eğer ondan fida aldıysanız, bir sonraki hafta “Bizim çocuklar nasıllar, keyifleri iyimi?” diye size sattığı fidelerin sağlığını soracak kadar yaptığı işi seven bir çiftçi...
Şaban Burhan, 2001 yılında meyve üreterek başladığı organik tarıma bugün onlarca sebze ile ekmek, sucuk ve yoğurt gibi ambalajlı ürün üretimini de ekleyerek devam ediyor.

Kaydettiği bu gelişmeyi Buğday Derneği'nin kurduğu %100 Ekolojik Pazarların varlığına bağlayan Şaban Burhan, “Organik tarım bana gerçek mutluluğun karşılıksız fayda sağlamak olduğunu öğretti. Benden ürün alanların gözlerindeki şükran duygusunu hiçbir şeye değişmem” diyor.

Ekolojik pazarların Şaban abisi ile pazarların koordinatörü Leyla Aslan Ünlübay arasındaki sohbete kulak verelim şimdi.
-Şaban Abi, organik tarıma ne zaman başladınız ve daha öncesinde hangi işle ilgileniyordunuz?
Organik tarıma başlamadan önce gıda toptancılığı yapıyordum. 2001 yılında organik tarım yapmaya karar verdim ve 2001 yılında başladım.
-Organik tarıma geçmenizin nedeni?
O yıllarda Türkiye de organik tarım çok az yapılıyor ve üretilen ürünlerin %98’ i yurt dışına ihraç ediliyordu.  Ben ise organik ürünleri kendi insanımızın tüketmesi gerektiğini, üretimimizin önce kendi halkımıza yapılması gerektiğini düşünüyordum. Çünkü bizim insanımız yurt dışındaki insandan daha az değerli olamazdı. Üretilen organik ürünlerin yurt dışındaki insanlar için üretiliyor olması kendi insanımıza değer vermediğimizi gösteriyordu çünkü. İşte bu yüzden ben kendi insanımız için organik ürünler üretmek istedim.
-Çevrenizden aldığınız olumlu ya da olumsuz tepkiler neler oldu?
Öncelikle ailem çok destek oldu. Çünkü hem kendi sağlığımız hem de halkımızın sağlığı için organik üretim çok önemliydi. Ancak etrafımdaki konvansiyonel tarımla ilgilenen hiçbir tarımcı kafamda hayal ettiğim üretimin gerçekçi olmadığını söylediler. Bunun ütopik olduğunu, bir hayal olduğunu ve asla gerçekleşmeyeceğini söyleyip durdular.
-Organik üretime başladıktan sonra karşılaştığınız zorluklar neler oldu?
Az önce de söylediğim gibi o yıllarda Türkiye’de organik ürün üretimi kısıtlıydı. Buna bağlı olarak bilgi birikimi ve tecrübede kısıtlıydı. Gidip danışıp bilgi alabileceğimiz birileri veya bir kurum yoktu. Evet üniversitedeki bu alanda uzmanlık yapmış hocalar vardı, ancak onlar da teorik bilgi verebiliyorlardı. Oysa bizim ihtiyacımız pratik bilgi idi. Özellikle besleme ve zararlılara karşı mücadelede çok zorlanıyorduk. İşte bu yüzden, tüm bunları deneme yanılma yolu ile kendimiz tecrübe etmek durumunda kaldık. Bu deneme yanılma metodunda ise takdir edersiniz ki her zaman ilk seferde başarıya ulaşmak mümkün olmuyordu. Ama zarar etsek bile vazgeçmedik.
-Organik tarıma başladığınız günden bu yana edindiğiniz en önemli tecrübeler neler oldu?
Organik tarım bir üretimden ziyade bir felsefe, bir yaşam tarzı, vicdani bir sorumluluk... Ben tüketicileri asla tüketici olarak görmedim. Onlar hayata bakışı benimle aynı olan yol arkadaşlarım. Ve ben organik ürünlerle beslenmek isteyen bu yol arkadaşlarım için üretim yapıyor, her yıl üretim yelpazemin çeşitliliğini artırmaya çalışıyorum. Organik tarım bana şunu öğretti: Gerçek mutluluk “Karşılıksız fayda sağlamanın verdiği hazdır…”. Ve ben ürünlerimi tüketen kişilerin benden ürün alırken gözlerindeki şükran duygusunu gördüğüm zaman ki mutluluğumu hiçbir şeye değişmem.



Sevgili dostlar NTV nin sitesinde Şaban abimizi görünce yazı çok keyifli geldi umarım sizde beğenirsiniz.

Kaynak: ntvmsnbc
Güncelleme: 08:51 TSİ 18 Haziran. 2012 Pazartesi

28 Ağustos 2012 Salı

Mesire Yeri CAMLIK ve Karacabey Ataturk Kultur Parki

İlçemiz de insanların çok uzağa gitmeden nefes alabilecekleri alanlar olan Çamlık Mesire Yeri ve Atatürk Kültür Parkı nı tanıtmak istedim.
Ailenizi alıp haftasonu piknik yapabileceğiniz ,top oynayıp eğlenebileceğiniz alanları bir de bizim görüntülerimizden izlemek istemezmisiniz
Keyifli Seyirler
Saygılarımla




22 Ağustos 2012 Çarşamba

MARKA GELECEGIMIZE YATIRIMDIR

Merhaba sevgili dostlar,
Bu akşam ki yazımı 1964 yılından bugüne ilçemizde Şen Kardeşler Köftecisi olarak bilinen Küçük ailesine ayırmak istedim.Sebebi de onların MARKA ve KALİTE Yolculukları
2010 yılında sucuk üretim tesisi açmaları ve bununla birlikte BURLEZZ markası adı altında üretim yapmaya başlamaları kısacası marka yolculukları beni bu yazıyı yazmaya iten yegane sebep oldu.
İşletmenin beyni diyebileceğim Hakan bey ile bu konuda kısa bir görüşme yaptım ve müthiş keyifli yanıtlar aldım kendisinden bu da beni açıkçası heyecanlandırdı ve koşa koşa evime geldim ve bilgisayarın başına oturdum vakit kaybetmeden.

Hakan bey ile yapılan görüşmeden kısa notlar

Sizi marka yolculuğuna iten sebep neydi acaba ?
1964 yılından beri ilçemizde hizmet vermek bizler için gurur verici bir durum ve bayrağı devraldığımız noktadan daha uzağa taşımamız gerektiğini düşündüm ve bunu da nasıl yaparımın yanıtını ararken MARKA ve kalite belgesi fikri karşıma çıktı.
Özellikle kendi üretimimiz olan sucuk , köfte ve diğer et ürünleri çok hassas ve üretim süreçleri içinde sürekli kontrol gerektiren bir üretim yapısına sahip.En başta bu iş gönül işi biz gerçekten işimizi seviyor ve ilçe halkımıza hizmet etmekten keyif alıyoruz.Fakat ticari mana da olaya yaklaşmamız gerekir ise ilçemiz bizi biliyor peki bizi bilmeyen ürünlerimizi verdiğimiz diğer bölgelerde ne yapacağız .İşte bu noktada marka ve kalite devreye giriyor.Bu sebeple marka konusunda ciddi yatırımlar yaptık.İlçemizde ISO belgesine sahip ender köftecilerden biriyiz.Güzel tarafı şu bu yatırımlar bizi her geçen gün büyütmeye başladı ve BURLEZZ markası ilçemize yakın bölgeler de  duyulmaya ve talebi artmaya başladı.Bu artışı görmek inanın kelimeler ile anlatılabilecek bir şey değil.İfade edemiyorum gerçekten.

Bu noktada ben sözü görüntülere bırakayım 


Yolun açık bahtın açık olsun BURLEZZ 
İlçem adına bunları görmek inanın bana keyif ve mutluluk veriyor.Sizlere BURLEZZ markasının yolculuğunu aktarmaya çalıştım ama aslında söylemek istediğim şu.
Lütfen sizde üretiminize sahip çıkın ve bakın bugün Yunanistan battı batma sebeplerinden bir tanesi de kendi üretmek yerine fason ürettirmek idi bana göre.
Siz değerli üreticilerim lütfen ürettiğiniz değere başka marka vurarak değil  kendi markanızı alarak ve o makayı kullanarak  sahip çıkın bu yolculuk kısa zamanda hedefe varabileceğiniz bir yolculuk olmasa da göreceksiniz ki siz kaliteden ödün vermediğiniz sürece geleceğinize en güzel yatırımı yapmışsınız.


Saygılarımla

21 Ağustos 2012 Salı

LANET OLSUN BU TERORE

   Merhaba demek bile çok zor geliyor inanın.İçim yanıyor ve terörü lanetliyorum.Aslında blogum da bu tarz bir şey yazacağımı hiç düşünmemiştim.Ama demek kader de buda varmış.Zor da olsa yazmaya çalışıyorum.
Gaziantep son yıllarda ülkemizin Çin i olma yolunda müthiş adımlar atmış ve bunu da nispeten başarmış bir ilimiz.Tabii bu huzur ortamı maalesef birilerinin işine gelmedi ve bu sivil çoluk çocuk demeden bombaladılar.TÜM KALBİMLE İNANIYORUM Kİ BAŞARAMADILAR VE YİNE BAŞARAMAYACAKLAR.Onların derdi halkları falan değil tek dertleri bu kaos ortamından elde ettikleri rantı kaybetmemek.Yoksa canlar kalmış gitmiş ne ifade eder ki.
İnanın çok bir şey yazamıyorum cümleleri toparlayamıyorum.
Muhtemelen izlemişsinizdir. ama Fatih hocanın görüntüleri ile bu güne son vermek istiyorum.