ve okyanusu gordum.Uçsuz bucaksız bir mavi.Hayatımın en güzel gezilerinden birisi oldu benim için.Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum adını duyduğum belgesellerini izlediğim OKYANUS işte uçsuz bucaksız bir şekilde karşımda
Görüntüleri de sizler için çektim.Umarım sizlerde beğenir ve keyifle izlersiniz
18 Aralık 2012 Salı
16 Aralık 2012 Pazar
LISBON Gorulmeye Deger Bolum1

Çalıştığım kurumda geçen yıl ve bu yıl dereceye girince kısa da olsa bir Lisbon seyatahine hak kazandık ben ve bölgeden bir kaç arkadaşım ile birlikte gerçekten keyifli bir gezi oldu bizler için.
Çok düşündüm sizler ile paylaşıp ,paylaşmamak konusunu en sonunda paylaşmaya karar verdim.
Umarım sizlerde bir şekilde değişik kültürler görme fırsatı elde eder ve bu fırsatı kaçırmazsınız.
İyi seyirler
12 Aralık 2012 Çarşamba
HAYALINIZ ACINIZ OLMASIN
Tekrar merhaba Sevgili Dostlar,
Birlikte bir hayal kuralım ve çarşının göbeğinde bir dükkan açalım.Ne dersiniz.!!!
Sesinizi duyar gibiyim bu zamanda dükkan açmak ,açtığın dükkandan para kazanmak kolay mı diyorsunuz değil mi.
Haklı da olabilirsiniz.Tam tersi haksız da bu aslında tamamen size yani yeteneklerinize, dünyayı nasıl algıladığınıza bağlı.
İşyerinizin başındasınız.uygun fiyatlara değişik bölgelerden ürünler alıp ilçemize getirip halkımıza hizmet veriyorsunuz. Yaklaşık 30 m2 lik bir işyeriniz var diyelim.Ve kırtasiye ürünleri satmaktasınız.
Yaklaşık bir yılınızı kırtasiye işinde doldurdunuz ve kendiniz içinde yeterli bir ciro yapmaya yani
giderlerinizi çıkartmaya ,ailenizin geçimini sağladıktan sonra az da olsa kenara bir para biriktirmeye başladınız diyelim.Bir Hayal kurdunuz ve işyerinizi değiştirmek en büyük hayaliniz oldu.
Belkide bu nokta da insanlar farklılaşıyor.Ben kendimi bu hayali karakterin yerine koyduğumda ne yapardım diye,
Sanırım ben hayallerine körükörüne diyebilecek kadar bağlı ve bu konuda müthiş inatçı birisiyim.Tabii ki bu beraberinde önemli kazanımlar getirmekle beraber risklerde içeriyor.Önce kazanımlara bakalım isterseniz.Sonra da risklere
Kafanız sürekli ulaşmak istediğiniz sonuca yönelik çalışıyor.Ne kadar çalışırsanız çalışın kesinlikle yorulmuyorsunuz.Hatta bazı günler ne çabuk akşam oldu yine mi eve gidiş saati geldi dediğiniz bile oluyor.Çünkü günün bitmesini istemiyorsunuz.Ya da bende öyle oluyor.
Fakat bu yoğun ve yüksek tempo beraberinde bazı sıkıntıları da getiriyor.Şöyle ki çok hızlı hareket edip çok hızlı kararlar verebiliyorsunuz.
Tehlike de bu noktada bence.Ve bu akşamki yazının başlığını o yüzden Hayaliniz Acınız Olmasın olarak koydum.Tabii ki hedefe giden yolda pürüzler olacak , taşlar olacak ,bayırlar tepeler olacak her zaman tertemiz dümdüz bir yol mutlaka olmayacak önemli olan bu engelleri aşma kapasiteniz.
Bir firmada maaşlı da çalışsanız , esnaf da olsanız farketmez bütün iş yine size kalıyor aslında yürümeyi düşündüğünüz bu yoldaki riskleri ne kadar bertaraf edebiliyor iseniz o kadar hızlı yol alacaksınız.Tabii bu arada bunları yapmaya çalışırken sevdiklerinizi de düşünmek,korumak ,kollamak ve geliştirmek zorundasınız bunu da lütfen aklınızdan çıkarmayın.
Son olarak sakın beni çok bilmiş ukala gibi algılamayın .Bu duruma cidden üzülürüm.
Saygılarımla
Birlikte bir hayal kuralım ve çarşının göbeğinde bir dükkan açalım.Ne dersiniz.!!!
Sesinizi duyar gibiyim bu zamanda dükkan açmak ,açtığın dükkandan para kazanmak kolay mı diyorsunuz değil mi.
Haklı da olabilirsiniz.Tam tersi haksız da bu aslında tamamen size yani yeteneklerinize, dünyayı nasıl algıladığınıza bağlı.
İşyerinizin başındasınız.uygun fiyatlara değişik bölgelerden ürünler alıp ilçemize getirip halkımıza hizmet veriyorsunuz. Yaklaşık 30 m2 lik bir işyeriniz var diyelim.Ve kırtasiye ürünleri satmaktasınız.
Yaklaşık bir yılınızı kırtasiye işinde doldurdunuz ve kendiniz içinde yeterli bir ciro yapmaya yani
giderlerinizi çıkartmaya ,ailenizin geçimini sağladıktan sonra az da olsa kenara bir para biriktirmeye başladınız diyelim.Bir Hayal kurdunuz ve işyerinizi değiştirmek en büyük hayaliniz oldu.
Belkide bu nokta da insanlar farklılaşıyor.Ben kendimi bu hayali karakterin yerine koyduğumda ne yapardım diye,
Sanırım ben hayallerine körükörüne diyebilecek kadar bağlı ve bu konuda müthiş inatçı birisiyim.Tabii ki bu beraberinde önemli kazanımlar getirmekle beraber risklerde içeriyor.Önce kazanımlara bakalım isterseniz.Sonra da risklere
Kafanız sürekli ulaşmak istediğiniz sonuca yönelik çalışıyor.Ne kadar çalışırsanız çalışın kesinlikle yorulmuyorsunuz.Hatta bazı günler ne çabuk akşam oldu yine mi eve gidiş saati geldi dediğiniz bile oluyor.Çünkü günün bitmesini istemiyorsunuz.Ya da bende öyle oluyor.
Fakat bu yoğun ve yüksek tempo beraberinde bazı sıkıntıları da getiriyor.Şöyle ki çok hızlı hareket edip çok hızlı kararlar verebiliyorsunuz.
Tehlike de bu noktada bence.Ve bu akşamki yazının başlığını o yüzden Hayaliniz Acınız Olmasın olarak koydum.Tabii ki hedefe giden yolda pürüzler olacak , taşlar olacak ,bayırlar tepeler olacak her zaman tertemiz dümdüz bir yol mutlaka olmayacak önemli olan bu engelleri aşma kapasiteniz.
Bir firmada maaşlı da çalışsanız , esnaf da olsanız farketmez bütün iş yine size kalıyor aslında yürümeyi düşündüğünüz bu yoldaki riskleri ne kadar bertaraf edebiliyor iseniz o kadar hızlı yol alacaksınız.Tabii bu arada bunları yapmaya çalışırken sevdiklerinizi de düşünmek,korumak ,kollamak ve geliştirmek zorundasınız bunu da lütfen aklınızdan çıkarmayın.
Son olarak sakın beni çok bilmiş ukala gibi algılamayın .Bu duruma cidden üzülürüm.
Saygılarımla
24 Kasım 2012 Cumartesi
KULLERINDEN VAROLMA SANATI
Zor cümlelerin akşamı bu akşam.
Küllerinden var olmayı hep masallarda olur sanırdım.Günümüzün çalışma koşullarında şartlar her geçen gün; herkes ve her kesim için ağırlaşıyor mu yada vahşi kapitalizme inanmış sermayedarlar ve onların kraldan çok kralcı kesilen genel müdürleri tarafından mı ağırlaştırılıyor.Tezat ta kalıyorum lakin şunu acı bir şekilde öğreniyor insan evinde, işinde , ailesine karşı, müşterilerine karşı kısaca varolduğu topluluk içinde ruhen yıkılıyor hemde defalarca ama öyle bir silkiniyor öyle bir kendine geliyor ki.İste bu sanat da bu noktada baslıyor ve gelisiyor.
Düşünün koca bir yılın zammını almışsınız.%3 maaşınıza brüt 85 tl zam gelmiş.Nette aylık 50 tl civarında bir aylık gelir artışı elde etmişsiniz.Çalıştığınız işyeri argo tabir ile kopmuş gidiyor.Patron kendine BMW karısına Jeep alırken düşünme gereği bile duymuyor.ama iş zamma gelince tabii ki değişiveriyor.Siz de zincirin bir parçasısınız ve alın terinizi dökmüş evinizden çoluğunuzdan çocuğunuzdan ayrı kalmışsınız bu hedeflenenin üzerindeki karın oluşumuna ciddi bir emek sarfetmişsiniz diyelim.
Bu zammı duyunca moralmen nasıl olursunuz.Tabi ki etkilenir hatta yıkılırsınız değil mi.
Şahsen bu tip durumları ben bir kaç gün içinde atlatabiliyorum.İlk anda bütün olumsuz düşünceler beni ele geçiriyor içime kapanıyorum bu trend in son anlarında ise kendimce haklı nedenler üreterek yıkılmayacağım diyorum vazgeçmeyeceğim ne evimden ne çocuklarımdan ne ailemden ne de yapmak istediğim işlerden vazgeçmeyeceğim.Her seferinde bir dal bulup taşkın nehrin kenarına atıveriyorum kendimi taki başka bir sele, başka bir taşkına kadar.
Bu akşam ki yazı biraz kendi içime yolculuğum gibi oldu ama buradan şunu bağlamak istiyorum.
Küçük bir işyeriniz var diyelim.Bir önceki yazımda marka olabilmek için düşüncelerimi aktarmıştım.Aslında son cümleyi bu yazıya sakladım diyebilirim.
En zor olanı yıkıldıkça aynı işe devam edebilmektir.Napolyon un bir sözü var yenile yenile yenmesini öğreneceğim diye. Bu sözün arkasında olabilmek için çok ciddi bir emek ,dayanma gücü ve yaşam mücadelesine ihtiyaç vardır.Ben bu duruma KÜLLERİNDEN VAROLMA SANATI diyorum.
Bilenler bilir ilçemizde ikinci şubesini açan bir dostum bundan on iki-on üç yıl önce iflas edip ilçemizi terketmişti.Fakat şarkıda dediği gibi Gidişim suskun oldu ama dönüşü muhteşem olacak.Gerçekten bunu başardı hatta kendi deyimi ile ötesine bile geçti.Yalnız şunu da söylemeden edemiyor.Durmak Bize Yakışmaz.
Hepimize tüm dostlarımıza hayat mücadelelerinde başarılar diliyorum
Saygılarımla
22 Kasım 2012 Perşembe
KISISEL MARKA YOLCULUGUNUZA HAZIRMISINIZ
Merhaba
Kendimce marka olgusunu kişiselleştirme macerama başlayayım müsaadeniz ile.
Nedir Marka ne işe yarar , çok mu önemlidir ki her kurum ve kuruluş bu marka denilen algısının bozulmaması için hatta daha da güçlenmesi için müthiş yatırımlar yapıp ciddi paralar harcamakta.
Markanın : Benzer ürünleri yada hizmetleri başkalarının ürün yada hizmetlerinden ayırt etmek üzere kullanılan yada belirli bir hizmetin sunulması sırasında kullanılan AYIRT EDİCİ İŞARET marka olarak tanımlanmaktadır. Sözcükler, Sayılar, Harfler, Şekiller, Ürünün Şekli veya Ambalajı ile bunların birlikte sunuluşları marka olarak değerlendirilmektedir.
Yukarıdaki ifade işin görsellik kısmı ile alakalı daha çok .Markalarda insanlar gibidir.Onlarında doğar , yaşar ve gelişirler bazanda ölürler.Verdiğimiz hizmet ile ufacık bir dükkanda bizlerde marka olabiliriz.
Geçmişimizi araştırdığımızda atalarımız farkında olmadan markalaşma işini belli kurallara bağlamışlar.Örneğin AHILIK kurallarına bazılarına bir bakalım hatta beynimize kazıyalım ne dersiniz.
Not: kigem .com sitesinde KÜÇÜK GİRİŞİMCİNİN EL KILAVUZU makalesine bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Kendimce marka olgusunu kişiselleştirme macerama başlayayım müsaadeniz ile.
Nedir Marka ne işe yarar , çok mu önemlidir ki her kurum ve kuruluş bu marka denilen algısının bozulmaması için hatta daha da güçlenmesi için müthiş yatırımlar yapıp ciddi paralar harcamakta.
Markanın : Benzer ürünleri yada hizmetleri başkalarının ürün yada hizmetlerinden ayırt etmek üzere kullanılan yada belirli bir hizmetin sunulması sırasında kullanılan AYIRT EDİCİ İŞARET marka olarak tanımlanmaktadır. Sözcükler, Sayılar, Harfler, Şekiller, Ürünün Şekli veya Ambalajı ile bunların birlikte sunuluşları marka olarak değerlendirilmektedir.
Yukarıdaki ifade işin görsellik kısmı ile alakalı daha çok .Markalarda insanlar gibidir.Onlarında doğar , yaşar ve gelişirler bazanda ölürler.Verdiğimiz hizmet ile ufacık bir dükkanda bizlerde marka olabiliriz.
İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak
işinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak
Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak
Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek
İnsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak
Âlimlerle dost olup dostlara danışmak
Aslında atalarımız insani değerleri iş hayatına uygulamak sureti ile güzel bir sentez oluşturmuşlar.Ne güzel söylemiş insanların işlerini güleryüzle yapmak diye müthiş bir anlayış .Günümüzde insanlar bunu başarabilmek için ciddi ciddi bu konuda eğitimler alıyorlar.
Yüzyıllardan gelen öğütleri kendimize uyarlayabilir isek bence başarılı olabiliriz.Küçük esnaf olarak da gerçekten bulunduğumuz bölgede pazar gücü yüksek bir marka olabiliriz.
Bu konuda bir kaç önerim olacak ;
- Sevdiğiniz işi yapmaya gayret gösterin .O zaman yorulmazsınız.Engel tanımazsınız.
- İşinize sahip çıkın
- Dedikoduya ayıracağınız vakti ve enerjiyi işinize harcamayı deneyin.
- Sürekli araştırın ve gittiğiniz seyahatlerinizde gördüğünüz farklı şeyleri kendi işinize nasıl uyarlayabileceğinizi düşünün.
- İnsanlar sizi en fazla iki defa iş yerinizde arar inanın üçüncüsü asla olmaz.hiç kimse alternatifsiz değildir.
- Gülen yüzünüzü asla müşterilerinizden eksik etmeyin.
- Daima sorun çözen olun unutmayın kendisi sorun olanlar değil sorunu çözenler ayakta kalır.
- İş planı oluşturmaya gayret gösterin.
- Aynı zamanda iyi bir muhasebeci olun.Gelir gider hesaplarınızı günlük olarak tutun
- İşletme sermayenizi asla ve asla başka yatırımlara bağlamayın.Örneğin; gereksiz gayrimenkul ,ticari kamyonetiniz varken kişisel zevkiniz için sıfır kilometre otomobil almak gibi.
- Benim gördüğüm bu dönem satarken değil alırken kazananların dönemi.Dolayısı ile fırsatlar için mutlaka bir miktar nakitiniz olsun.
- Muhasebeci , avukat,reklamcı gibi meslek sahipleri içinde imkanlarınız doğrultusunda en iyi olanlar ile çalışmaya gayret gösterin.Onlara vereceğiniz bir miktar fazla meblağı zarar olarak düşünmeyin.İşinin ehli insanlar her zaman önünüzü açar.
- Yukarıdaki durum seçeceğiniz personel içinde geçerlidir.Sıradan bir personel size ayda 10 birim kazandırıyor iken iyi bir personel size 50 birim kazandırıyor ise bunun bir miktarını onunla paylaşmaktan çekinmeyin.
Sonuç olarak buda insan hayatı gibi bir yolculuk bu yolculuğunuzu keyif alarak yapmaya gayret ederseniz ortaya size ve ailenize keyif ve gurur veren sonuçlar çıkacağından eminim.Sadece sunu unutmayın. Keyifli olduğu kadar da zor bir yolculuk.....
Not: kigem .com sitesinde KÜÇÜK GİRİŞİMCİNİN EL KILAVUZU makalesine bir göz atmanızı tavsiye ederim.
16 Kasım 2012 Cuma
BATMADAN BASARILI OLUNMUYOR, MUHIM OLAN ERKEN BATMAK
Merhaba dostlar ustalardan girişimcilik tecrübeleri.Yazıyı Milliyet gazetesinde okudum ve çok hoşuma gitti aynen aktarıyorum.
Keyifli dakikalar hepinize
''BATMADAN BASARILI OLUNMUYOR, MUHIM OLAN ERKEN BATMAK
Keyifli dakikalar hepinize

''BATMADAN BASARILI OLUNMUYOR, MUHIM OLAN ERKEN BATMAK
Fiba Holding Kurucusu Hüsnü Özyeğin, Kaloforniya’daki girişimcilerin üç-dört defa batmadan başarılı olamadığına işaret ederek, "Mühim olan erken batmaktır" dedi.
, girişimcilikte işin başında olmanın önemli olduğunu belirterek, “İşinin başında olmayan insan, işinin sahibi değildir” dedi.
Özyeğin, G3 Forumu kapsamında düzenlenen, “Çarpraz Ateş” panelinde Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray ve Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın sorularını yanıtladı. Özyeğin Üniversitesi’nde başarının önündeki engellerin ortaya konulması için bir “Başarısızlık
Konferansı” düzenlediklerini, böylelikle başarıya yol açılmasını hedeflediklerini açıkladı. Girişimciliğe ilk adımı nasıl attığını da anlatan Özyeğin, Maslak’ın arkasında 70-80 metrekarelik bir atölyede lastik üretimine başladıklarını belirterek, “Ben zannettim ki parayı yatıracağım lastik gibi para akacak bu işten. Sonra öğrendik ki bu satılan ürünlerin paralarını tahsil edemiyoruz” dedi.
“MALIN SAHİBİ OLMAK İÇİN MALIN BAŞINDA OLMAK LAZIM”
Özyeğin, ABD’de çalıştığı sıralarda 50 bin dolar para kazandığını, onun yarısından fazlasının bu ilk girişiminde gittiğini belirterek, şöyle devam etti: “Bundan ne öğrendim? Sizin aktif çalışmanız gereken böyle iki ortaklı bir işte işin içinde olmanız lazım. İşinin başında olmayan insan, işinin sahibi değildir. O gün için işinin sahibi gözükebilir bir müddet, sonra iş biter, dolayısıyla sahip olduğu şey kalmaz. Ben bundan bu dersi aldım. Malın sahibi olmak için, malın başında olmak lazım” dedi. İş belli bir noktaya geldiği zaman mutlaka profesyonel yöneticileri işe ortak etmek gerektiğini savunan Özyeğin, bu kültürün gelişmesinin önemli olduğunu vurguladı. Özyeğin, “Eğer bir şirket kurduğunuz zaman, o şirketteki üst, hatta orta düzey elemanları şirketinize ortak ederseniz, o zaman şirketin başarısı garanti gibi bir şey oluyor” şeklinde konuştu.
“5 MİLYON TL SERMAYE İLE KURULAN FİBA SİGORTA’YI 500 MİLYON TL’YE SATTIK"
Özyeğin, kendisinin Fiba Sigorta’yı 5 milyon TL sermaye ile kurduğun ve şirketin hisselerinin yüzde 10’unu şirket yöneticilerine sattıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Fiba Sigorta’nın yüzde 10 hissesi için Genel Müdür Recai Bey’e, ‘İstediğin kişiye bunun yüzde 3’ünü al, kalan yüzde 7’sini genel müdür yardımcıları ve departman yöneticilerine dağıt, listeyi de sen yap’ dedim. Ve yüzde 10’u 500 bin TL ediyordu, ben de ‘250 bin TL’yi herkes koysun, öbür 250 bin TL’yi de ben koyacağım sizin için’ dedim. 500 bin TL bu şekilde konuldu. Sermaye 5 milyon başladık. Fiba Sigorta büyümeye başladı. Fiba satıldığı güne kadar 1 TL’lik reklam yapmamıştır. Harcamak istemiyorlar parayı. Şirketin sermayesi 40 milyon TL oldu. Böyle büyüyen bir şirketin sermayesine ortak olan yöneticileri hiçbir zaman, hisseleri yüzde 10 ise yüzde 10 kalmasına ikna edeceksiniz. Bu arkadaşlar, şirket Japona satılana kadar ortaktılar. Bu şirket 500 milyon TL’ye satıldığı zaman, benim yöneticilerim de toplu olarak 50 milyon TL’ye hisselerini sattılar.”
“FİNANSBANK HİSSELERİ İÇİN MİLLET SABAH NAMAZINDA SIRAYA GİRMİŞ”
Özyeğin, Finansbank’ın halka arz sürecinden de bahsederken, Karaköy’deki 300 metrekarelik borsada, borsaya ilk açılan bankanın 1990’da Finansbank olduğunu belirterek, “Finansbank hisseleri için millet meğerse, Karaköy’de sabah namazında sıraya girmiş. Hisseler, 15 dakikalık seansında 6 bin TL’den, 22 bin 500 TL’ye çıktı. 27 aylık bir banka olarak” dedi.
“BATMADAN BAŞARILI OLUNMUYOR, MÜHİM OLAN ERKEN BATMAK”
Girişimciliğin önemli olduğunu ve Kaloforniya’daki girişimcilerin üç-dört defa batmadan başarılı olamadığına işaret eden Özyeğin, Yoksa başarılı olamıyorlar. Mühim olan erken batmaktır. Yani, sermaye azken batmak” dedi.
“KRİZDE NEŞELİ OLURUM AMA BU TAMAMEN BİR MASKEYDİ”
Özyeğin, kriz dönemindeki yıllardan da örnek verirken, “Krizlerde daha neşeli olurdum ama bu tamamen bir maskeydi. Patronun veya genel müdürün neşeli gözükmesi çok önemli. Krizlerde eğlenceli hale getirmek iyi bir şey” dedi. Çukurova Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet’in Pamukbank’ın sahibi olduğunu ancak kendisinin, işin sahibi gibi davrandığını dile getiren Özyeğin, “Öyle davranıyordum, yoksa başarılı olamazsınız ki” ifadelerini kullandı. .” MİLLİYET 16/11/2012 ''
14 Ekim 2012 Pazar
ULU CINARIMIZI KAYBETTİK
Bekliyorduk aslında vakti gelmiş belkide geçmişti.Dedem ailemizin nerdeyse 100 yıllık ulu bir çınarıydı.Ve 13 ekim sabaha karsı saat altıda son nefesini verdi ve gözlerini hayata yumdu.Allah Rahmet eylesin yattığı yerde dinlendirsin inşallah.
1917 doğumlu bir ulu çınar.Bulgaristan da Kırcaali bölgesinde DELİAT köyünde doğmuş .Çocukluğu gençliği orda geçmiş ve 51 muhaciri olarak 5 kardeşi ile birlikte Türkiye ye gelmişler.Annesi ve babasını orda bırakmış o topraklara gömmüş.Atamız öldüğünde Türkiye ye geleli yedi yıl olmuş hiç onu görme fırsatı olmamış.
Son günlerinde bile RUMELİ TV izlerdi hiç başka kanal açtırmazdı.İçindeki memleket özlemini anasını,babasını belkide böyle hatırlamaya çalışıyordu kendince biz belkide anlayamadık.
Annesi ÇERÇİ imiş memlekette eşeğine yüklermiş basma ,fistan ,incik ,boncuk dedemle birlikte köy köy dolaşıp satarlar imiş.Geçmişe dair en çok bu hikayeleri anlatmayı severdi.
Anladığım kadarı ile Türkiye ye geldiklerinde çok yoksulluk çekmişler.Düşünün ana baba yok ve 5 kardeş birlikte bilmediğiniz bir ülkeye gelmişsiniz.Açıkçası ben hayal bile edemiyorum.
Önce Edirne,arkasından Niğde,sonra Bursa ve son olarak Karacabey anlattığına göre beş yıllık zaman diliminde dört farklı yerleşim yeri.Bence dört faklı hayat.....
Sonra Karacabey de babaannemle evlenmişler ve yedi çocukları olmuş fakat dört tanesi yaşamış.
Gülen ,sohbet etmeyi insanlarla iletişim kurmayı çok seven bir yapısı vardı dedemin.Keşke ben de onun gibi olabilsem dediğim anlar çok olmuştur bu konuda ama buda insanın yapısı ile ilgili sonradan olmayan bir özellik.
Sımsıcak bir kalbi ve asla kin nefret taşımayan çok sabırlı bir yapısı vardı.İnsanlardan almaktan çok insanlara vermeyi onlar için bir şeyler yapabilmeyi düstur edinmişti kendisine.
İlçemizde bulunan Trakya Birlik Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri kurucu üyesi ve uzun yıllar da yönetim kurulu başkanlığı yapmış herkesle barışık ulu bir çınar.
Bize bir bayrak devretti farkında olmadan İnşallah bizde bayrağı aldığımız yerden daha ileri götürmeyi başarabiliriz.
Allah seni yattığın yerde dinlendirsin ailemizin ULU ÇINAR ı
Seni bizim için hiç ölmedin hep yaşayacaksın.
Son günlerinde bile RUMELİ TV izlerdi hiç başka kanal açtırmazdı.İçindeki memleket özlemini anasını,babasını belkide böyle hatırlamaya çalışıyordu kendince biz belkide anlayamadık.
Annesi ÇERÇİ imiş memlekette eşeğine yüklermiş basma ,fistan ,incik ,boncuk dedemle birlikte köy köy dolaşıp satarlar imiş.Geçmişe dair en çok bu hikayeleri anlatmayı severdi.
Anladığım kadarı ile Türkiye ye geldiklerinde çok yoksulluk çekmişler.Düşünün ana baba yok ve 5 kardeş birlikte bilmediğiniz bir ülkeye gelmişsiniz.Açıkçası ben hayal bile edemiyorum.
Önce Edirne,arkasından Niğde,sonra Bursa ve son olarak Karacabey anlattığına göre beş yıllık zaman diliminde dört farklı yerleşim yeri.Bence dört faklı hayat.....
Sonra Karacabey de babaannemle evlenmişler ve yedi çocukları olmuş fakat dört tanesi yaşamış.
Gülen ,sohbet etmeyi insanlarla iletişim kurmayı çok seven bir yapısı vardı dedemin.Keşke ben de onun gibi olabilsem dediğim anlar çok olmuştur bu konuda ama buda insanın yapısı ile ilgili sonradan olmayan bir özellik.
Sımsıcak bir kalbi ve asla kin nefret taşımayan çok sabırlı bir yapısı vardı.İnsanlardan almaktan çok insanlara vermeyi onlar için bir şeyler yapabilmeyi düstur edinmişti kendisine.
İlçemizde bulunan Trakya Birlik Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri kurucu üyesi ve uzun yıllar da yönetim kurulu başkanlığı yapmış herkesle barışık ulu bir çınar.
Bize bir bayrak devretti farkında olmadan İnşallah bizde bayrağı aldığımız yerden daha ileri götürmeyi başarabiliriz.
Allah seni yattığın yerde dinlendirsin ailemizin ULU ÇINAR ı
Seni bizim için hiç ölmedin hep yaşayacaksın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)